04/01/2021 - 20:56

Sosyal Medyada Paylaş

Kendi Kendimize Yaptığımız En Büyük İşkence Bir Cümlede Gizli

Kendi Kendimize Yaptığımız En Büyük İşkence Bir Cümlede Gizli

Kaza geçirmişlerdi.

Biri yaralı, diğeri ise onun yanında duruyordu ve burnu bile kanamamıştı.

Ağır yaralanan genç kız, ona sarılmış olan sevgilisinin gözyaşı damlalarıyla birkaç saniyeliğine acısını unutuyor ve ona ağlama diyordu.

Genç sevgili ise kan kaybetmekte olan arkadaşının kanlar içindeki vücuduna bakarak, ağlamaya ve acı çekmeye devam ediyordu.

Dışardan onları izleyenler çok iyi biliyordu ki, birazdan ambulans gelip kızı götürecek, hayata yeniden bağlayacak ve sevgilisine tekrar kavuşacaktı.

Ama o paramparça olmuş arabadan çıkan iki sevgili öyle düşünmüyordu.

Zaman onlar için durmuş, her yeri acı kaplamış ve sonsuza kadar burada acı içinde olacaklarını düşünüyorlardı.

Onları orada bırakarak, hayatımızın herhangi bir anında acı çektiğimiz bir zamanı hatırlayalım.

Yoksa biz de tıpkı bu kaza geçiren insanlar gibi, bunun sonsuza kadar süreceğini mi düşünüyoruz?

Evet. Çoğumuz ve çoğu zaman bu şekilde düşünürüz.

Acı dalgalandıkça, canımız daha çok yanar ve onun sonsuza kadar süreceğine dair inancımız pekişir.

Acı çeken herkes, “bu sonsuza kadar sürer” şeklinde bir cümleyi zihninde tekrarlayıp durmaya başlar.

Oysa “bu sonsuza kadar sürer” cümlesinin bile birkaç saat sonra söylenemeyeceğini biliriz.

Ama acı, acımasızdır.

Acının fiziksel olması ile psikolojik olması arasında fark yoktur. İkisi de aynı duyguyu yaşatır ve aynı sözü söyletir.

Peki, böyle durumlarda ne yapmak gerekir?

Dışardan bakanlar “geçecek” diyecek olsalar bile, yaşayanlar bunu ne duyacak ne de anlayacaklardır.

Peki, acıya muhatap olanların yapması gereken nedir?

Burada söyleyeceklerimin işe yarayabilmesi için, acı çekilen bir ana odaklanmamız gerekir.

Acı esnasında ne olduğuna bakmak gerekir.

İnsan, acıyı kesintisiz bir şekilde algılar. Oysa acı dalga halindedir.

Acı - durgunluk, durgunluk acı şeklinde devam eder. Başka bir deyişle, tıpkı yanıp sönen lamba gibi insanı etkiler.

İşte acının yaşandığı esnada bu saniyeler süren durgun dönemde aslında acı hissedilmez.

Acının hissedildiği anda bunun “sonsuza kadar devam edeceği” algısı varken, acının durgunlaştığı dönemde “acı bitti” algısı yer alır. İşte çoğumuzun bilmediği kısım bu ikinci kısımdır.

Acı yaşanırken bile acının biten bir şey olduğunu, acının kendisi söyler.

İşte bizim bu durgunluk anında “ACI ŞUAN YOK” şeklindeki hissimiz, bizi büyük bir cehennem azabından kurtarır.

Şimdi konunun başına dönelim, kazayla ilişkisini kurup, acı esnasında söylediğimiz “sonsuza kadar sürer” inancının bizi nasıl mahkuma çevirdiğini anlamaya çalışalım.

Kazada, yaralanmış sevgilisine ağlayan diğer sevgili aslında acı çekmediği halde, acı çektiği için ağlamaktadır. Çünkü onun kafasında, sevgilisinin o an çekmekte olduğu acının sonsuza kadar devam edeceğine inanır. Bu yüzden de çoğu zaman serinkanlı olup bir şeyler yapması gerekirken donar kalır ve acıya ortak olur.

Şimdi hayatımızda bu cümleyi nerelerde kullandığımıza bakalım.

İşsiz bir insan sonsuza kadar işsiz kalacağını, yoksulluk çeken birinin sonsuza kadar yoksul kalacağını, bir derdi olanın, dertlerin sonsuza kadar süreceğini söylemesi de aynı sonucu doğurur.

“Sonsuza kadar sürer” denilen acılar, insanı mahkum eder ve gönüllü olarak zindana koyar.

Bu yüzden, insanın bile sonsuz bir varlık olmadığını düşünerek, fiziksel acıların bile dalga halinde geldiğini ve biteceğini bilmek mutlu bir hayat için şarttır.

0 0
Stres: Psikolojide Stres Türleri

Stres: Psikolojide Stres Türleri

Stresi ve türlerini anlarsanız, durumla başa çıkmanız sizin için daha uygun hale gelir ve onu kolayca iyileştirebilirsiniz. Stres, insanların zorlu...

Üniversite Öğrencilerine Verilecek Üç Tavsiye

Üniversite Öğrencilerine Verilecek Üç Tavsiye

Üniversite, lise döneminden sonra çocukların kendilerini gerçekleştirebilmeleri için var olmuş bir kurum olarak açıklanabilmektedir. İçinde birçok ...