Irak Şam İslam Devleti (DAEŞ) 2014 yılında yasa dışı silahlanarak, Suriye ve Irak’ta eylemler yapmaya başlamıştı. Hilafet devleti kurmayı amaçlayan ve İslam dinine göre yaşadığını iddia eden örgüt, Selefi Cihatçı olarak adlandırılmıştı. Zorla ele geçirdiği topraklardaki varlığı bugüne kadar hiçbir ülke tarafından kabul edilmediği gibi Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler DAEŞ’i terör örgütü olarak tanımıştır. Birçok kuruluş ve ülkenin savaş açtığı DAEŞ, eylem yapmaktan geri kalmadığı gibi dünyada meydana gelen terör olaylarını da üstlenmekteydi. Peki, İslam Devleti nasıl güçlendi? Eski gücünü kaybetti mi?
DAEŞ terör örgütünün temelinde yatan fikirler, onlarla birlikte ortaya çıkmadığı gibi onlar bittiğinde de sona ermeyecektir. Bu düşünceler DAEŞ örgütünden önce El-Kaide örgütünün benimsediği ve hilafeti ilan edene kadar savaşmaktan çekinmediklerini ifade eden insanlardan meydana geliyordu. El-Kaide arasındaki anlaşmazlıklar bu örgütün doğmasına sebep olmuş ve geçmişten bu yana İslam adı altında toplanan örgütlerin sayısı dikkate değer şekilde fazlaydı. Örneğin DAEŞ, çoğunluğunun Müslüman olduğu bilinen Türkiye’ye dahi savaş açmış ve laik düzeni benimsemesinden dolayı Türkiye’ye tehditler yağdırmıştı. Özellikle ABD düşmanı gibi görünse de şeriatla yönetilen Irak topraklarını ele geçirmek istemiş ve uzun süre Irak ve Suriye’de sivillere karşı eylemler yapmıştır.
Örgütün dünyada bu denli yankı uyandırması, yaptıkları tüm eylemleri kabul etmeleri ve sık sık sanal dünyada faaliyetlerini sergilemeleriydi. Son zamanlarda yapılan düzenlemelerle videoları kaldırılmış ve siber savaş açılmış olsa da DAEŞ, kafa kesme videoları ile gündemde kalmıştı. Bu durum işlerine şöyle geliyordu; hoşgörü, anlayış gibi düşüncelerle insanları bir araya getiremezler ve kabul ettikleri düşünceleri benimsetemezlerdi. Tamamen Müslüman olmayanları öldürme ve kabul edenleri sahiplenerek kendi yaşamlarına uyum sağlamaya zorlama politikası ile yaşadılar. Öyle ki yaptıkları eylemlerde korku salmak, onların en önemli silahlarından biriydi. İnsanların korkularından beslenerek istediklerine kabul ettirebileceklerini düşünüyorlardı.
DAEŞ zulümleri tüm dünyada yankılanırken bu örgüte dünyanın her yerinden katılım sağlandı. Yasa dışı olmasından dolayı kesin sonuçlara ve hükümlere varılmasa da katılımcıların ifadeleri üzerine ABD, Fransa, Çeçenistan, İsviçre ve Türkiye’den çok fazla insanın bu örgüte destek vermek için katıldığı biliniyordu. Özellikle İsviçre ve Fransa’dan katılım olmuş ve kendi ülkelerinde eylemler yaparak isimlerini duyurmuşlardı. İnsanların bu örgüte katılması ise anlık bir durum değildi. DAEŞ, interneti kendi adına çok doğru kullanıyordu ve gerekli sistemlere sahipti. Nasıl sahip olduğu bilinmese de birçok oyun üzerinden cihada çağırdığı gençler vardı. Birçok ülkede örgütlenerek kendilerinden olan eğitim görevlileri aracılığı ile gençlerin beynini yıkayabiliyordu. Katılmak isteyen kişilerinse DAEŞ sınırına ulaşması hiç zor olmuyordu. Suriye sınırına dek bir şekilde geçmeyi başarıyor ve içerisine aldığı insanları geri vermiyordu. Muhabir olarak giden insanların da onlara katıldığı ve ülkelerine dönerek eylem yaptığı görülmüştü.
Bu denli güç toplayan ve insanları yanına çeken örgütün lideri, kamera karşısına geçerek basın toplantısı yapar gibi açıklamalarda bulunuyordu. Son zamanlarda DAEŞ’ten gelen haberlerden biri liderinin öldürüldüğü üzerineydi. ABD eski başkanı Trump, öldürülmesi hakkında önemli açıklamalarda bulunmuş ve Bağdadi ile birlikte üç çocuğunun öldüğünü de ifade etmişti. Terör olaylarının azalması, internetteki hükümlerinin önüne geçilmesi bu örgütün güç kaybetmesini sağlamıştır. Ancak DAEŞ liderinin öldürülmesi, bu örgütün tamamen güç kaybedeceği anlamına gelmiyor. İslam dininin farklı yorumları ile ortaya çıkan düşüncelerin birçoğu hilafet kurmayı amaçlamaktadır. Çok katı olarak adlandırılan yaşam tarzları ise sadece yasa dışı topraklarda değil, laik ülkelerde dahi insanların benimsediği yaşam tarzlarından biridir. DAEŞ adı değişebilir, bayrağı değişebilir ancak bu fikir akımları hiçbir zaman bitmeyecek, hilafet kurmak için toplanan örgütler hiçbir zaman son bulmayacaktır.