İlk olarak Platon’un bu muazzam diyaloğunda bilgi probleminin ağır bastığını söylenir. İyi insanları doğurtmak için kullanılır. Theodoros ve Sokrates diyalog halindelerken, Theaitetos yanlarına gelir. Theodoros; Sokrates ve Theaitetos’un yüzlerinin benzediğini söyler. Doğurtma yöntemi burada başlar, Sokrates Theaitetos’a sorular sorarak aslında Theodoros’a inanılmaması gerektiğini söyler çünkü Theodoros bir sanatçı değildir. Sokrates’e göre öğrenmek; öğrenilen şeyde daha bilge olmak demektir, bilgelik sayesinde bilgeler bilge olurlar. Sokrates, Theaitetos’a bilgiden ne anladığını sorar ve o şu cevabı verir: Theodoros’tan öğrenebilinen her şey bilgidir; geometri ,kunduracılık ve diğer bilimler hepsi bilgidir.
Sokrates’e göre bunlar tek bir şey değillerdir, basit değiller ve çeşitlidirler. Yani asıl soru bilginin neye ait olduğu, kaç çeşit olduğu değildir. Asıl soru şudur : “Bilginin özü” nedir? Sokrates’e göre bir şeyin özü bilinmeden, adı anlaşılamaz. Yani bilgi hakkında bir düşüncesi olmayan bir kimse, ne kunduracılığın ne de başka herhangi bir zanaatın ne olduğunu bilemez.
Sokrates’in Phenarete’nin oğlu olduğunu ve ondan etkilendiği bilinir. Sokrates, Theaitetos’a kendisinin de aynı işte uğraştığını ama kimseye bu sanat hakkında konuşmaması gerektiğini söyler. Eğer gebelik sanatının tüm gelenek ve göreneklerini hatırlarsak; daha gebe kalabilecek ve doğuracak hiçbir kadın başkalarını doğurtmak için bu mesleğe giremez; bunu ancak artık doğuramayacak olanlar yapar. Sokrates’e göre ebeler için en önemli ve güzel görev; gerçek olan ile olmayanı ayırt etmektir. Sokrates’in doğurtma sanatı normal doğurtma sanatından biraz farklıdır. O erkeklerle, erkeklerin ruhları ile ilgilenir, ona göre sanatının en özgün yanı delikanlının ruhunun ortaya konduğu ürün boş ve aldatıcı mıdır yoksa gerçek bir şey midir, bunu kesin olarak araştırmak ister.
Sokrates ile diyalog haline girenler ilk başta hiçbir şey bilmiyor gibi gözükürler fakat sohbet ilerledikçe aslında bu bilginin onlarda Tanrı tarafından verildiğine inanılarak, bunları doğurduğunu düşünürler. Bu doğurtma işlemi yalnızca Tanrı’ya ve Sokrates’e aittir. Diyaloğun sonu; ebelik sanatının yararını vurgulayarak noktalanır.