Edebiyat eleştirmenleri, tarihçiler, hevesli okuyucular ve hatta sıradan okuyucular, romanın gerçekten "şimdiye kadar yazılmış en iyi kitap" olduğu konusunda farklı fikirlere sahiptir. Güzel, büyüleyici figüratif dili olan bir roman mı? Yoksa cesur gerçekçiliğe sahip olan mı? Muazzam bir sosyal etkisi olan bir roman mı? Ya da dünyayı daha ince bir şekilde etkilemiş olan mı? İşte, çeşitli nedenlerle, şimdiye kadar yazılmış en büyük edebiyat eserlerinden bazıları olarak kabul edilen romanlar listesi.

Anna Karenina

Evlilik planları, kumar, ihanet ve Rus feodalizmi gibi ilginç konuları içeren herhangi bir sıradan hikaye hayranı, Anna Karenina'yı anında “en büyük romanlar” listesinin zirvesine yerleştirirdi. Ve ünlü Time dergisi gibi yayınların romanın tamamı 1878'de yayınlandığından beri verdiği sıralama tam da budur. Rus romancı Leo Tolstoy tarafından yazılan sekiz bölümlük yüksek kurgu çalışması, iki ana karakterin hikayesini anlatıyor: trajik, hayal kırıklığına uğramış ev hanımı, genç sevgilisiyle kaçan Anna,  inanç ve felsefe ve özgürlük mücadelesi veren Konstantin Levin adında aşık bir toprak sahibinin hikayesi. Roman, kadınlara yönelik davranışlarda özellikle devrim niteliğindeydi, dönemin önyargılarını ve toplumsal zorluklarını canlı duygularla tasvir ediyordu.

To Kill a Mockingbird

Şimdiye kadar var olan en etkili yazarlardan biri olduğuna inanılan Harper Lee, ünlü olarak yalnızca tek bir roman yayınladı ( tabi bu tartışmalı bir konudur.Devamı 2015 yılında ölümünden hemen önce yayınlanana kadar). To Kill a Mockingbird adlı bu roman 1960’lı yıllarda yayınlandı ve çok geçmeden bir edebiyat klasiği haline geldi. Roman, Jean Louise isimli zeki ve güzel bir genç kızın masum gözleri üzerinden Amerika'nın güneyinde ırkçılığı inceliyor. İkonik karakterleri, en önemlisi sempatik ve adaletli avukat ve baba Atticus Finch, ırkla ilgili gerilimlerin yüksek olduğu bir zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nde rol model ve bakış açılarını değiştirdi.

The Great Gatsby

The Great Gatsby adlı roman F. Scott Fitzgerald tarafından kaleme alınmıştır.Roman, yakın zamanda New York'a taşınan ve esrarengiz kökenleri olan eksantrik nouveau zengin komşusu Jay Gatsby ile arkadaş olan Nick Carraway adlı genç bir adamın bakış açısıyla anlatılıyor. The Great Gatsby, Birleşik Devletler tarihindeki 1920'lerin Caz Çağı'na içeriden bir bakış sağlarken aynı zamanda "Amerikan Rüyası" fikrini eleştiriyor. Romanın belki de en önemli ve meşhur yönü kapak resmidir. Sırf kapak resmi için bile eminim ki bu kitabı alıp okuyanlar vardır.

One Hundred Years of Solitude

Kolombiyalı merhum yazar Gabriel García Márquez, en ünlü eseri One Hundred Years of Solitude 1967'de yayınladı. Roman, Buendía ailesinin yedi neslinin hikayesini anlatıyor ve kasabaları Macondo'nun kuruluşundan yıkılıncaya kadar ki süreci bu romanında işliyor. Fantastik formda olan bu roman, sıradan şeylerin olağanüstü doğasını vurgulayarak sihirli gerçekçilik türünü araştırıyor. Márquez, tarih ve Latin Amerika kültürünü ilişkilendirmede halk masalının yaygınlığını ve gücünü vurguluyor. Roman, Márquez için pek çok ödül kazandı ve 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü tüm eseriyle onurlandırmasına yol açtı ve çoğu kez Yüz Yıllık Yalnızlık onun zaferi olarak övülmüştür.

A Passage to India

Roman E.M. Forster tarafından yazılmıştır. Kitap 1924'te yayınlandı ve Aziz adında bir Hintli Müslüman doktoru ve bir İngiliz profesörü olan Cyril Fielding ve Adela Quested adlı bir İngiliz öğretmeniyle olan ilişkilerini takip ediyor. Adela, hikayenin geçtiği kurgusal Chandrapore kenti yakınlarındaki Marabar mağaralarına giderken Aziz'in kendisine saldırdığını iddia edince, Hint topluluğu ile sömürge İngiliz topluluğu arasındaki gerilim yükselir. Çatışmada, kültürel farklılıklarına ve imparatorluk gerilimlerine rağmen İngiliz ve Hintliler arasındaki dostluk ve bağlantı olasılığı araştırılıyor. Romanın renkli doğa tasvirleri, Hindistan'ın manzarası ve metinde verilen figüratif güç, onu büyük bir kurgu eseri olarak sağlamlaştırıyor.

Invisible Man

Ralph Ellison’ın Görünmez Adamı, Afrikalı Amerikalı erkek için kimlik ifadesinde çığır açan bir romanıdır. Romanın anlatıcısı, adı asla verilmeyen ancak sosyal olarak başkalarına “görünmez” olduğuna inanan bir adam, Güney'den üniversiteye ve oradan da New York'a geçişinin hikayesini anlatıyor. Her yerde aşırı sıkıntı ve ayrımcılık, işe girip çıkma, ilişkiler ve şüpheli sosyal hareketlerle bir şekilde ve ruhani bir zihniyetle karşı karşıya. Roman, Afro-Amerikan kimliğini ve kültürünü çevreleyen sembolizmi araştıran gerçeküstü ve deneysel yazı stili ile ünlüdür. Görünmez Adam 1953'te ABD Ulusal Kurgu Kitap Ödülü'nü kazandı.

Don Quixote

İspanyol edebiyatının belki de en etkili ve tanınmış eseri olan Miguel de Cervantes'in Don Kişot'u ilk kez 1615 yılında yayınlandı. Düzenli olarak tüm zamanların en iyi edebi eserlerinden biri olarak kabul edilen roman, “Don Quixote de la Mancha” adını alan ve geleneği canlandırmak ve kendisi de bir kahraman olmak için şövalyelikle ilgili romantik romanlara takıntılı bir şekilde başlayan bir adam. Don Kişot karakteri, romanın yayınlanmasından bu yana pek çok önemli sanat, müzik ve edebiyat eserini etkileyen bir idol ve biraz da arketipsel bir karakter haline geldi.

Mrs. Dalloway

Muhtemelen bu listenin en kendine özgü romanı olan Virginia Woolf’un Mrs. Dalloway, Clarissa Dalloway adlı bir İngiliz sosyetesinin hayatının tam olarak bir gününü anlatıyor. Üçüncü şahıs anlatımı ve çeşitli karakterlerin düşüncelerinin bir kombinasyonunu kullanan roman, baştan sona bir bilinç akışı tarzı kullanıyor. Bu tarzın sonucu, karakterlerin zihinlerine derinlemesine kişisel ve açıklayıcı bir bakış; roman, hikayesini anlatmak için olay örgüsünden çok karaktere dayanıyor. Karakterlerin düşünceleri, geçmişin sürekli pişmanlık ve düşüncelerini, akıl hastalıkları ve I.Dünya Savaşı sonrası travma sonrası stresle mücadelelerini ve sosyal baskıların etkisini içerir. Romanın kendine özgü tarzı, konusu ve zaman ayarı, onu tüm zamanların en saygın ve saygın eserlerinden biri yapıyor.

Benim Adım Kırmızı

Benim Adım Kırmızı, ünlü Türk yazar Orhan Pamuk'un 1998 tarihli bir romanıdır. Roman, yayımlandığı günden bu yana 60'tan fazla dile çevrilmiştir. Benim adım kırmızı, Türk yazarın hikayeyi olağanüstü bir şekilde anlatmayı seçtiği, birçoğu ölü, cansız veya soyut olan çok sayıda anlatıcı aracılığıyla gerçekten dikkate değer bir edebiyat parçasıdır. Roman, minyatürcüler, Çin sanatının unsurlarını, tezhip, hat ve detaylı renk ve kontür formlarını kullanarak Türk kitap sanatlarını yaratan ressamlar etrafında dönüyor. Aynı zamanda yazar, romantizm, gizem ve cinayet unsurları, Türk siyasi çatışması ve sanatın yakından incelenmesi ve onu yaratanlar ve hayran olanlar üzerindeki etkisini işliyor. Ayrıca, sanatın amacına ve belki de daha da önemlisi İslam devletleri ile Batı Avrupa arasındaki ayrımlara ilişkin çeşitli felsefi tartışmalara yer verir.

İnce Memed

Orhan Pamuk'tan önce, çok sevilen romancı Yaşar Kemal Türkiye'nin Nobel Ödülü için en önemli adayı olmuştur ve ülkenin halk vicdanı haline gelmek için Toros Dağları yakınlarındaki rustik terbiyesinden yararlanıyordu. Kötü toprak sahibi Abdi Ağa tarafından haydut hayatına sürüklenen genç bir gencin bu heyecan verici sürükleyici hikayesi, 40'tan fazla dile çevrilerek uluslararası bir klasik haline geldi.

1984

20. yüzyılın ufuk açıcı metinleri arasında, 1984 fütürist araf daha gerçek hale geldikçe daha da rahatsız edici hale gelen nadir bir eserdir. İngiliz yazar George Orwell'in romanı, 1949'da totalitarizme karşı bir uyarı olarak yayınlandı. Bürokratik bir dünya ve bir fakir katilin bireysellik bulma girişimine dair kabus gibi vizyonunu sunuyor. Yayınlandığından beri öğrencilerin okuması gereken bu kitap, şimdiye kadar yazılmış en korkunç romanlar arasında yer alıyor.

Cutting for Stone

My Own Country (1994) adlı anı kitabıyla tanınan bir doktorun bu kendine özgü ilk romanında bir gizem, bir ergenlik dönemi, bol melodram ve daha da bol tıbbi bilgi var. Marion ve Shiva Stone, güzel bir Hintli rahibe ile atılgan bir İngiliz cerrah arasındaki gizli bir birliktelikten doğan ikiz kardeşlerdir. Annelerinin ölümü ve babalarının ortadan kaybolmasıyla yetim kalan, doğaüstü bir bağlantı ve tıbbın ortak hayranlığı ile birbirine bağlanan ikizler, Etiyopya devrimin getirilmesinde gezinirken yaşlanır.