Distopya, en basit tanımı ile, gerçekliğin dışında, ahlak olarak otorite ve baskıcı gücün benimsendiği, şiddet ve kavganın ortada olduğu bir devlet modelidir. Aslında hiçte gerçek üstü bir devlet yapısı olmadığını anlayacağınız okumanız gereken 5 distopya kitabı önerisi sunuyoruz.

1.  1984 – George Orwell
Distopya adını andığınızda herkesin aklına bu kültleşmiş eser Bin Dokuz Yüz Seksen Dört kitabı gelecektir. Kitap ayrıca siyaset ve politika kitapları arasında da önemli bir yer tutmaktadır. George Orwell kitabı 1949 yılında yazmıştır. O dönem büyük eleştirilere maruz kalmış ve adeta dışlanmış bir kitap olan 1984 ‘ün kıymeti geçtiğimiz yıllarda bilinmeye başlandı.

Kitabın kısa bir özetini vermemiz gerekirse; bu romanda yazar distopik devlet otoritesini anlatmaktan çok, bu yönetim şeklinin, halk üzerinde oluşturduğu, maddi manevi baskıyı ve devletin yönetim şekli ile belirlenen güce dayalı ahlakın etkilerini düşünmeye sevke eden bir üslup ile anlatmıştır. Halk arasındaki eşitsizlik durumundan daha önemli olan şey sistemin işlemesi olduğu ve aksini sorgulamanın kesinlikle yasak olduğu bir dünya düzeni ele alınmış.

2.  Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley
Cesur Yeni Dünya , aslında yazıldığı dönem olan 1932 yılına göre bir bilim kurgu kitabıdır. Ancak günümüzde bu kitabı okuduğunuz zaman, şu anki içinde bulunduğunuz zaman ile kitabın anlattığı gelecekte olanları etkileyici bir şekilde  bağdaştıracaksınız. Aldous Huxley’in eseri aynı zamanda beyazperdeye de uyarlanmıştır,. Ancak kitabını okumanızı tavsiye ediyoruz zira hayatınıza bir çok açıdan ve farklı yaklaşımlarla bakmanızı sağlayacak.

Kitabın kısa özeti ise şöyle; Aldous Huxley’in, kurgulamış olduğu bu dünyada insanların üreme sistemine devlet tarafından müdahale ediliyor. Kadınlar sadece amaçsızca eğitilen diğer insanlar gibi sahte duygularla yaşayan,şehvet duyulan pornografik bir öğeden ileri gitmiyor. Bu nedenle bu kurgulanan dünyada annelik ve babalık yok, herkes adeta biyolojik bir robot, çünkü kimse yaşadığı hiçbir şeyi kendi iradesi ile yaşamıyor. Hepsi daha önceden eğitimlerle zihinlerine işlenmiş durumda.

3.  Fahrenheit 451- Ray Bradbury
İlk yayınlanma tarihi 1953 yılı olan Fahrenheit 451 kitabının kurgusu ve anlattığı dünya sizi dehşete sokabilme özelliğine sahip bir üslupla yazılmış. Yazar Ray Bradbury ana konuyuı kitaplar olarak almış. Yani romanın merkezinde kitaplar var. Kulağa böyle söyleyince sıkıcı gibi gelebilir, lakin yazarın dili o kadar sürükleyici ve heycan verici ki bir solukta kitabı bitireceksiniz. Uzun bir süre bu romanın etkisinde kalacaksınız.

Özet olarak kitabın kurguladığı dünyanın yasaklar listesinde şunlar var; kitap okumak, kitap bulundurmak,kitap saklamak. İnsanlar sadece televizyon izleyebilir. okumak ve öğrenmek adına yapabilecekleri bir alternatifleri asla yok. Bu dünyadaki sistemde , sorgulamak, düşünmek ve araştırmak önemli değil. Hatta bu yolu seçen insanlar ve kitaplar cezalandırılmaktalar. Kitapların yakıldığı bir dünyanın kapısını araladığınız bir roman.

4.   Damızlık Kızın Öyküsü – Margaret Atwood
Vicdanı olan herkesi derinden sarsacak bir kitap Damızlık Kızın Öyküsü kitabı. Öyle bir dünya sistemi kurgulanmış ki, kadınların irade hakkı yok. Margaret Atwood’un romanı hem dram türünde hem bilim kurguya yakın bir distopik kitap.

Kitabın özeti ise şöyle; Kadınların bir kast sistemine göre sınıflandırıldığı bir dünyada. Tüm kadınlar erkeklerin boyunduruğu altında yaşarlar. Hiç bir kadının doğal olan veya sonradan verilen bir hakkı yoktur olamazda. Kadının bu toplumda tek bir görevi vardır, o da sadece çocuk doğurmak. Kitapta anlatılan dünya işte bunu anlatıyor. Toplumlar ve ülkeler değişsede bu kurgu günümüzde hala yaşanmaktadır.

5.  Otomatik Portakal – Anthony Burgess
Anthony Burgess’in kültleşmiş olan bu kitabı ilk defa 1962 yılında yayımlanmıştır. Ayrıca yazarın en iyi eserlerinden biridir Otomatik Portakal. Kitapta sistemin yani diğer adı ile otoritenin insanları otomatik bir portakala dönüştürdüğü ve özgür irade kavramı ele alınıyor.

Kitabın özeti; Yazarın kurguladığı dünya öyle bir durumda ki hiçbir kolluk kuvveti zevk ve eğlence için şiddet uygulayan gençlere bir ceza vermiyor hatta bunu engellemiyor bile. Ancak kitaptaki dünyada asıl işlenen şey, insanların kötü olma hakkının ellerinden alınması. Nasıl iyi olunurun sistemleştirilmesi işleniyor.