Küçük yaşlardan itibaren aileler tarafından başlatılmış olan yok sayılma eylemi, çocukların kendilerini güvensiz hissetmesine ve öz gelişimini tamamlamada eksiklik çekmesine sebep olmaktadır. Anne ve babanın aile içerisinde çocuğun isteklerine saygı göstermemesi ve onun sorularına cevap vermemesi çocuğun kendi içerisinde özgüveninin zedelenmesine sebep olur ve kişisel gelişiminde eksi bir tarafa yönelmesini sağlar. Çocuğun küçük yaştan itibaren konu her ne olursa olsun dinlendiğini hissetmesi gerekmektedir. Çocuk eğer bu duyguyu hissetmezse onun için olumlu bir mevzu olmayacaktır. Fakat eğer dinlenilirse kendini ona göre şekillendirecektir.
Yok sayılan çocuk, kendine karşı saygısını yitirir ve başka insanların da onu dinlemeyeceğini düşünerek özellikle anne ve babada gösterilmeyen saygının başkaları tarafından da verilmeyeceğini öğrenerek hayata devam etmeyi kendine öğretmelidir. Bu süreç çocuk için zor bir süreçtir.
Yok sayılmak küçük yaşta oluşturulan bir durum ve olay olsa bile aslında ilerleyen zamanlarda çocukların kendine karşı saygısızlığı bununla beraber de başkalarına karşı saygısızlığı söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla ailesel, toplumsal ve kültürel çevrede öğrenilen toplumsal davranış ve becerilerin, çocuğun yaşantısında önemli bir rol oynadığını da söylemek gerekmektedir.
Küçük yaştan itibaren olumsuz duygu ve durumlarla büyüyen çocuk kendine karşı bir iç savaş verir ve toplumda kendini kanıtlamaya başlar. Ortaokul dönemlerinde çocukların arkadaşlık ilişkilerinde sıkıntılar yaşaması bir kanıtlama çabası içerisine girmelerine sebep olmaktadır. Bununla birlikte aslında sadece iletişim kurmakta sıkıntı yaşamak değil ikili ilişkiler ve romantik ilişkilerde de bazı özgüven eksiklikleri yaşamaktadırlar. Bu durum çok normaldir. Bu yüzden çocuk her ne demiş olursa olsun hangi türden soru sormuş olursa olsun ailelerin bu sorulara cevap vermesi çocuğun gelecekteki özgüvenine büyük bir fayda sağlayacağından çocuğun kişisel gelişiminde ailenin faktörünün büyük olduğunu belirtmekte yarar olacaktır.
ÇOCUKTAKİ SÜREÇLERDE YOK SAYILMAK
Ortaokul dönemini sıkıntılı bir şekilde atlatmaya çalışan çocuk, liseye geçiş yaptığında da bu sıkıntıları yaşamaya devam eder. Ergenlik döneminde ikili ilişkiler ve romantik hayat açısından dengesizlik yaşayan kişi hala kendini kanıtlama peşindedir çünkü kendine karşı özgüveni bir türlü yerine gelmemektedir. Fakat bunun probleminin ne olduğunu tam olarak çözememektedir. Ailesindeki iletişim eksikliği kişinin hayatı boyunca bu problemi yaşamasına sebep olacaktır. Topluma benzer ya da toplumun kabul ettiği bir kişi olabilmek için şekillenmeye çalışan çocuk aslında kendisinin öyle olmadığını da içten içe bilecektir fakat dengesizliği yaşamak zorunda kalacaktır.
Liseden sonra üniversite hayatında eğer kendisine karşı bir başarı veya durum elde edemezse çocukta hala bir özgüven eksikliği söz konusu olacaktır. Bu yüzden bu konuda hassas olmak gereklidir. Çocuklarda yok sayılma ilerleyen zamanlarda çocukların da başka bir kişiyi yok saymasına sebep olur. Çocukların bir gün yetişkin olacağını da unutmamak gerekir. Aile içinde öğrenilen her kavram, büyüdüğünde ailesine göstereceği duygu ve eylem durumlarını beraberinde getirmektedir.
Çocuk büyüdüğü zaman, kendi ailesini kurduğunda anne ve babasından ne öğrendiyse onu uygulamaya başlayacak ve kendini o ailenin bir parçası olduğuna inandırmak isteyecektir. Bir dönem kendisinin de yok sayıldığını bilen ve bunu hisseden çocuk, belki de kendi çocuğunu yok sayacaktır.
Bunun çözülebilecek bir problem olduğunu unutmamak gerekir. Her ne kadar geçmişten gelen bir travma olsa da yine de kişi kendisini düzeltebilecek güce ve güvene sahiptir. Dolayısıyla bu konuda kendinizde bir eksiklik hissediyorsanız, psikologlardan yardım almanız bu konuyu çözebilmenizi sağlayacaktır. Zincirleme insanlığın zarar görmesini engelleyebilmek için kişilerin kendi hassasiyetlerini farkına varması ve sorunlarını çözmesi gerekmektedir.