Yıl 1988, mevsimlerden sonbahar, Şeker fabrikasında çalışırken kadro alamayan bir baba, maddi şartlar nedeniyle başka bir şehre taşınmak zorunda kalır. Evli ve 2 çocuk babası, olan bu adamın eşi aynı zaman içinde üçüncü çocuğuna hamiledir. Bu esnada işi olmayan bu babanın çevre edinmeye çalışma çabası ve iş bulma imkânlarını da daha zor hale getirmektedir. Arkadaş kazanma amaçlı gitmiş olduğu kahvelerden birinde Ali Hoca, isimli ve şeytan hoca lakaplı biri ile tanışır. Şeytan hoca, lakaplı bu kişi ticaretle uğraşan bir şeyler alıp satan biridir. Aynı zamanda karakter olarak çok iyi biri sayılır. Lakabı takan arkadaş çevresi yaptığı ticaret işi yüzünden bu lakabı takmışlardır. Fakat genel olarak iyi bir insan olup 2 çocuklu aile babası olan hikâyenin kahramanı ile de görüşen biridir.
Genel olarak temiz ve iyi bir aile olan şeytan hoca bir gün işsiz durumda olan 2 çocuk babasına gel seninle çay satmaya gidelim der. Tabii bu arada işi olmayan iki çocuk babası için bu bir adım sayılacak niteliktedir. Bu yüzden teklifi kabul eder. Ertesi gün sabahı yola çıkmak üzere anlaşırlar. Son derece bunalımda olan baba için belki de bu bir fırsat sayılabilir. Sabah, 7 civarı kahvede buluşmak için sözleşen ikili kahveden ayrılır. Akşam evine gelen baba eşine sabah kendisini erken kaldırmasını söyler. Eşi de tamam der. Baba, işsiz bir dönemden geçtiği için sabah mutlaka kaldır diye tekrardan tembihler. Eşi ise; tamam kaldırırım der. Gecenin sabahı, sabah 7’de adamın eşi kaldırmaya çalışır. İşsiz adam, kalkar ama kalktığı yerden başka bir yere yatar. Bu durum böyle 5-6 kez tekrar eder. En sonunda kalkmıştır ama saat 9.30 olmuştur. Bu süreçte yola çıkacağı Şeytan Hoca, maalesef yanına başka arkadaşlar alarak yola çıkmıştır. Geç uyanan işsiz adam bir hışımla evinden çıkıp kahveye hızlı adımlarla gider. Fakat arkadaşı çoktan yola çıkmış gideceği yere varmak üzeredir.
Akşam vakti gelen haber ile yüreği burkulan işsiz adam birden yığılır. Yola çıkan şeytan hoca ve yanındaki arkadaşları bir tırın arkasında giderken fren boşalması sonucu kamyon çarpmasıyla tırın altında kalarak oracıkta can vermiştir. Yaşanılan kaza, sonrasında çok üzülen işsiz adam arkadaşlarını morgdan çıkarmak üzere gider. Durumu eşine anlatır ve oda çok üzülür. Yaşanacak günleri, olduğunu düşünen adam bu olaydan çok etkilenmiştir. Acı olayın üzerinden 32 yıl geçmiş olmasına rağmen izleri hala taşınmaktadır. Eğer erken kalkıp gidebilseydi hayata gözlerini kapayan belki de kendisi olacaktı. Bu yüzden istediğimiz şeylerde çok ısrarcı davranmak iyi bir şey olmayıp başımıza felakette getirebilir diye düşünmeliyiz.