Özellikle modern dönemde, insanların çok fazla dilinde olan sosyolojik bakış açısı, kişilerin günlük işlerinde bile eylemlerini ve duygularında değişiklik gösteren bir durumdur. Sosyal bilimler okuyan veya okumak isteyen birçok insan için faydalı bir bakış açısıdır. Sadece anabilim dalı sosyoloji olan insanlar için değil, toplumu daha net bir biçimde anlamak isteyen insanlar için de önemli bir durum olmaktadır.
Postmodern ve modern dönem olarak ikiye ayrılmış olan sosyoloji, her dönemi kapsayan bir tanım getirerek toplum bilimi açıklaması ile araştırma yapmaya başlamıştır. Fakat sosyoloji gözüktüğü kadar kolay bir ana bilim dalı değildir.
Sosyolojinin çözmeye çalıştığı insanlık durumunun en karmaşık düşüncelerinden biri olan “sosyolojik düşünmek” hemen hemen her insanın kendisinde bulunması gereken bir özellik olmalıdır. Sosyolojik düşünebilmek için ilk olarak düşüncelerimizi genişletmek, tek bir bakış açısıyla olaylara ve durumlara bakmamak, insanlara etiket koymayıp her insana sevgiyle yaklaşmak önemlidir.
Sosyolojinin anlamı ve işlevi hakkında daha net bir biçimde bilgi sahibi olabilmek için sosyolojik bakış açısı oluşturmak ve bunu geliştirmek önemlidir. Sosyoloji anabilim dalında değişik tarzlar ve farklı tanımlar söz konusudur. Bunların hepsini bilmek çok mümkün olmasa da ana hatlarıyla bazı tanımları öğrenmek sizin için yararlı olacaktır. Gündelik ve toplumsal hayata sosyolojik bir bakış açısıyla bakmak insanların diğer insanlarla ilişkisini olumlu anlamda değiştirecek bir yapı taşı oluşturmaktadır.
Sosyoloji aynı zamanda farklı toplumların gelenekleri ile ilgili durumları da ortaya koymaktadır. Geçmişten günümüze gelen gelenekler toplumların şekillenmesinde önemli bir rol oynar ve bu rol sosyolojinin oluşmasında çok etkilidir.
Her toplumda iki taraflı olma düşüncesi çok boyutlu düşünme sistemi söz konusudur. bu iki kavramı göz ardı etmemek toplumlara daha sıcak bakabilmemizi sağlamaktadır. Toplumlar ancak insanlar tarafından açıklanabilir gün yüzüne çıkabilir. Bu noktada insanlara büyük bir görev düşmektedir.
İnsanlar hem birey olarak hem de toplumun içinde yaşayan bir grup olarak, sosyolojinin yapı taşlarından biri olmakla görevlidir. İnsan, her ne kadar bireysel olduğunu söylese de aslında toplumun içinde yaşadığı için grupsal birtakım olaylara ister istemez müdahale etmek durumunda kalabilmektedir.
Sosyolojik düşünmek aynı zamanda sadece tek bir perspektif ile bakmamak demek değil aynı zamanda herhangi bir olayın kesinliğe ulaşmadığını da belirtmektir. Toplumu veya bireyi konu alan herhangi bir anabilim dalı tamamen kesinliğe ulaşmamaktadır. Bu yüzden de belirli bir başı veya sonu yoktur. Dolayısıyla hiçbir bakış açısı tamamen doğru veya tamamen yanlış değildir. Her bakış açısı bir önceki ve sonrakini etkiler. Sosyal bilimler birbirine katarak ilerleyen anabilim dallarından olduğu için, neden sonuç ilişkisi sadece düşünceler için geçerlidir. Bir tutarlılık söz konusu olsa da tamamen matematiksel olarak bir düşünce sistemi geliştirmesi mümkün değildir.
Sosyolojik düşünen bir insanın tamamen kesinliği istememesi gerekmektedir. Kesinliği olmayan bir bilim dalı söz konusudur. Bu yüzden de bazı insanların hoşuna gitmese de sonucu olmayan bir yola girmiş gibi hissettirebilir. Bu yolda engebeler de söz konusudur. Bu engebeler, bakış açılarımız, inançlarımız ve düşünce sistemimizdir. Düşünce sistemimizi şekillendirmek adına diğer tüm insanların bakışını öğrenmemiz ve olaylara daha geniş bir düşünce sisteminden bakmamız ona göre yorum yapmamız gerekmektedir.
Bazı düşüncelerimizi ortaya koyarken, dış dünyadan bağımsız düşünmeye çalışmamız doğru olacaktır. Bu düşünceler bizi daha mantıklı kararlar almamızı sağlayan düşüncelerdir. Duygusallık ve inançlarımız bizi bazen kanıtlanamayacak sistemlere götürebilmektedir. Toplumları daha iyi anlayabilmek için bizim de katkı sağlamamız gerekmektedir.