ELEŞTİREL DÜŞÜNEBİLİYOR MUYUZ?
Birçok insanda eleştirel düşünme eksik bir kavramdır. Çünkü geçmişten günümüze kadar gelen ailesel normlarımız, toplumsal ve çevresel faktörler bize etkilemektedir. Bu noktada insanlar değişime çok açık olamamaktadırlar. Fakat üniversiteye gittiklerinde ya da bir iş hayatına başladıkları zaman insanların kafa karışıklığı yaşadığını anlıyoruz bu da psikolojik olarak yıpranmalarına ve dengesizlik yaşamalarına sebep olmaktadır.
Bununla beraber de aslında insan küçük yaştan itibaren eleştirel düşünmeye alışkın büyütülürse, analiz etmek, değerlendirme yapmak gibi kavramlar, ailede öğretilirse, eleştiriye açık bir şekilde hayatını devam ettirmesi söz konusu olabilir. Bu sonuç olduğunda, büyüdüğündeki bu dengesizlik olmayacağı belli bir sonuçtur.
Birçok psikoloğa göre bu açıklıkla da alakalı bir durumdur. Eğer bir insan çocukluğunda açık bir ailede ya da kendini ifade edebilecek bir ailede büyümezse, büyüdüğünde ifade etme özgürlüğünün kısıtlandığını da hissetmektedir. Dolayısıyla çocuk büyüdüğünde hem özgüveni düşük hem de ifade etme özgürlüğünün olmadığını düşünerek büyüyecektir. Bu da gerek yetişkinlik döneminde gerekse iş hayatında çok büyük zorluklara sebep olmaktadır.
Eleştirel düşünme genellikle felsefe dersleri içerisinde verilen bir kavramdır. Fakat insanların yaşam tarzının eleştirel düşünmeyle olması gerektiğini savunan birçok öğretmen vardır. Kişinin gelişimi için önemli bir noktadır. Çünkü eleştirmeyen, düşünmeyen insanın eksiklikler yaşadığına şahit olmaktayız.
DEĞERLENDİRME NASIL YAPILIR?
Bir insan değerlendirme yaparken eleştirinin neresinde pozitiflik neresinde negatiflik olduğunu bilmelidir. Eleştirinin tam olarak ne için ve neye doğru yapıldığını bildikten sonra bu sorulara cevap vermesi onun için önemlidir. Şüpheci olmak ve sorgulamak insanın her yaşta yapması gereken bir şeydir fakat insanlar genellikle çocukken sorduğu soruları yetişkinlik döneminde sormamaktadır. Belirgin bir olgunluk seviyesine gelen insan artık varoluşsal sancısı yokmuş gibi davranarak soru sorma becerisini tamamen törpülemiştir ve soru sorma kabiliyeti yavaş yavaş yok olmaktadır.
İnsan küçük yaştan itibaren soru sorarak varlığını kabul ettirmektedir. Bu yüzden şüpheci olmak, açık olmak ve analiz etme yeteneğinin yüksek olması insana kendi kendine yapılabilecek en büyük hediye olarak nitelendirilmiştir.
Aynı zamanda eleştirel düşünen her insanın yaratıcı düşündüğünü de gözlemlemekteyiz. Yaratıcı düşünme alışılmışın dışında bazı kelime ve kavramları kullanabilmektedir. Bu yüzden eleştirel düşünme ile bir olarak düşünülebilir farklı anlamları olsa da aslında aynı şeye hitap etmektedirler. Her ikisi de bazı normlardan dışarı çıkıp yeni normlar oluşturmaya hatta belki de hiçbir norma girmemeye sebep olmaktadır.
İnovasyonu, yani yeni olanı isteyen insan yaratıcı düşünmeyi açıklamaya çalışır ve kendi çapında sorular sorarak eleştirel düşünmeye ve yaratıcı düşünmeye başlamaktadır. Ama insanları bazen etkileyen onları engelleyen durumlar söz konusudur bu durumlardan birisi duygusal etkenlerdir. İnsan bazen duygusal etkenlerden çıkmak ister. Küçük yaştan itibaren öğrenilen bu duygusal etkenler bazen yetişkinlik döneminde de bazı durumlara engel olmaktadır. Bu yüzden algısal etkenler ve duygusal etkenler bazen hayatınızı şekillendirmede sizi engelleyen unsurlar olarak hayatınızda bulunmaktadır.
Dolayısı ile insan rasyonel olmaya çalışmaktadır. Eleştiri yapma kabiliyetini yüksek tutmalı ve geçmiş gelecek şu an arasında karmaşık bir yapı içerisinde değil sadece şu anı düşünen bir insan olmalıdır. Çünkü geçmişe takılmak şu anı da etkileyecektir ve insan kendini dengesiz bir yapı içerisinde var edecektir. Bu noktada kültürler bazı şeylerin yararına, işlevine takılmak bazen de geçmiş size engel olabilir fakat insan sentez yapabilen akılcı ve esnektir bu yüzden bu kavramlara dikkat ederek hayatını şekillendirebilir.
Çocuklarımıza ya da kendimize soru sorma konusunda hiçbir şekilde engel koymamalıyız. Yaratıcı düşünebilen ve eleştirebilen insanlar olmak istiyorsak bu konuya özen göstermeli ve şu anda kalmalıyız.