Nesilden nesile uzanan şiddet eğilimi her geçen yıl içinde çoğalıyor. Özellikle kadına şiddet oranları hızla yükseliş gösterirken vahşet tabloları dur durak bilmiyor. Peki, insanı şiddete iten şey nedir? Olayı sadece kadına şiddet olarak yorumlamak doğru olmuyor. Çünkü kadına şiddet oranı ne kadar çok fazla ise; çocuk doğurup çöp tenekesine koyan veya küçük yaştaki evladına acımasızca vuran ebeveyn sayısı da bir o kadar çok bulunuyor. Aynı şekilde erkeğin başka bir erkeğe gösterdiği şiddet konusu da çok ağır basan konuların başında geliyor. Bu durumun adı şiddet olarak algılanıyorsa sadece kadına şiddet olayı olarak algılanmamalıdır. Erkeğin ve kadının yaradılış farkları neticesinde kadınlar daha hassas ve kırılgan varlıklardır. Aynı şekilde iletişim odaklı bir beyin yapısına sahip olan kadınlara nazaran erkekler daha sessiz veya hızlı iletişime geçemeyen varlıklar olarak bilinir. İletişim gücü şiddetin önüne geçebilecek en önemli unsurlardan biridir. Çünkü kişi, çok sevdiği kişiye karşı bile şiddet eğilimi göstermektedir. Bu nedenle burada kullanılması gereken güç sözlü iletişim olmaktadır. Şiddet, küçük yaşta tohumları serpilmiş olan bir hareket biçimidir. Çocuğun sevgiden ve ilgiden yoksun büyütülmesi ile meydana gelen durumdur. Şimdi bu yazıyı okuyan kişiler şöyle düşünebilir. Ben çocuğumla ilgileniyorum diyebilir. İlgilenmek veya ilgi göstermek bir çocuğun sadece ihtiyaçlarını ve isteklerini gidermek değildir. İlgilenmek aynı zamanda doğru iletişim kurmaktır. Çocuğa her istediğini almak veya işim var diyerek başından sağıp bir başka şeye yönelmesini sağlamak iç dünyasında kendi kendini sorgulamasına ve nedensiz yere hayata küsmesini sebep olacaktır. Bu nedenle şiddet tohumunun ekilmemesi açısından öncelikli olarak doğru iletişim kurmayı denemelisiniz.
Şiddet Bir Hastalıktır
Şiddet eğilimi henüz küçük yaşlarda kendisini gösterebilen bir durum olduğu için psikolojik bir hastalık türü olarak kabul edilir. Normal bir konuda konuşurken bile karşınızdaki kişi, yanlış anlayabilir. Aynı şekilde anlamsız tepkiler gösterebilir. İnsanı insan yapan en önemli şey iletişim kurabilmesidir. Bu konuda yakınlarınız başta olmak üzere uzman psikologlar hayatınızda önemli hale gelecektir. Psikoloğa gitmenin her nedeni hastalık değildir. Ayrıca her psikoloğa giden deli de değildir. Çözümsüz kaldığınız sorunlarda doğru kişiden doğru bilgi almak sorunu çözmenin yarısıdır. Bu nedenle bu tür durumlarla baş edebilmek için soruna yönelik hareket edilmesi doğrudur. Her geçen gün gelişen teknolojinin insanoğlu üzerindeki etkileri de %75 şeklinde olumsuz olarak görülmektedir. İş icabı kullanılmasının yanı sıra zevk icabı kullanılma oranı daha fazladır. Bu yüzden şiddetin tohumlarından biri de teknoloji olarak adlandırmak hiç te yanlış olmayacaktır. Eski Türk filmlerinde izlediğiniz karelerde televizyon izleme veya telefon kullanımı çok az hatta hiç olmamasıyla birlikte kavgaya meyil veren bir ortamda gözükmüyordur. Fakat şimdiki yapılan filmlerde yüksek statü, teknolojik cihazlar, şiddet eğilimli, içten pazarlıklı insan ilişkileri oldukça mide bulandırıcı performans sergilerken bir yandan da insanın bilinçaltına işleyebilen duygular olduğu için etki altında bırakıyor. Şiddete maruz bırakan konular şöyle özetleniyor. Bilinçsiz evlat yetiştirme, madde bağımlılığı, kumar bağımlılığı, kişilik bozukluğu, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi konular kişiyi şiddet eğilimi içine itiyor. Haberlerde gündelik olarak izlenen durumların altında ya para, ya kumar, ya ihanet tarzında konular yatıyor. Fakat ekrana gelen sadece şiddet içerikli durumlar oluyor. Şiddet gösteren bir insanı veya toplumu düzeltebilmek açısından öncelikle belli kuralların alınması gerekiyor. Tıpkı ehliyet alırken sınava girildiği gibi evlilik öncesinde de bazı testler yapılması gerekiyor. Ardından toplumu bilinçlendirici ve doğru örneğin yer aldığı durumların lanse edilmesi gerekiyor. Sadece şiddet göstereni kameraya alıp çekmekle iş bitmiyor. Gerçek anlamda yardım edilmesi veya bu sorunun kökten çözülmesi açısından caydırıcı cezalar, iyi bir yaşam ve düzgün ahlak gerekiyor.
