“Ya Hep Ya Hiç” anlayışı genellikle ikili veya romantik ilişkilerde fazla görülen bir anlayış olmakla beraber sağlıklı bir anlayış değildir. Çünkü insan belirsizliği yenmek için birtakım olaylar karşısında cevap arar. Fakat bu cevaplar bazen kendisini tatmin etmez, ikili ilişkilerde de durum bu şekildedir. İnsan her zaman ya siyah ya beyaz olamaz çünkü hayat o kadar keskin çizgilerle oluşabilecek bir unsur değildir. İnsanın hayatta başına birçok şey gelebilir bu durumda bazen orta yol bulmak hem sizin için hem de karşı taraf için önemli bir nokta olacaktır.
Bazen ilişkilerde soru sormak ve bazı durumları sorgulamak önemli olsa da bu soru ve sorgu meselesi abartıldığında kişinin hem kendisine hem de hayatındaki insana zarar verdiği çok net bir biçimde anlaşılmaktadır. Çünkü kişi sorgulama yaptıkça kendi içerisindeki yanlışlarını ve aynı zamanda ilişkideki yanlışları gördükçe eksik olan tarafları tamamen gün yüzüne çıkarmak istemektedir. Bununla beraber de sadece kendisine değil karşı tarafa da bir eziyet söz konusu olmaktadır. Bu tarz durumlarda, özellikle de romantik ilişkilerde bir duygusal manipülasyon kendisini göstermektedir.
Bazen kişinin kendi içerisinde soru sorması ilişkiyi daha sağlıklı ve daha kaliteli bir hale getirse de bu durumun çokluğu ilişkiyi zedeleyecek bir unsur olmaktadır. Romantik ilişkiler sanıldığı kadar basit değildir. Tam da bu noktada insan ilk önce kendini tanımalı sonrasında karşındaki insanı çözmeye çalışmalı ve onunla beraber ortak bir yolda ilerlemek istemelidir. Bir insan kendini tanımadığı ve ne istediğini bilmediği sürece, karşı taraftan da ne beklediğini bilemez. Bu şekilde de kaliteli ve sağlıklı bir ilişki oluşturamaz. Fakat insanlar kendini tanımadan karşı tarafı tanımak istedikleri için, ilişkilerin dengesiz olması çok normaldir.
Özellikle son dönemlerde ikili ilişkilerin en çok bitmesinin sebeplerinden biri olan kıskançlık, “Ya Hep Ya Hiç” anlayışını beraberinde getirmektedir. Bu sağlıklı bir düşünme sistemi değildir. Bir insan, bir insanı sevdiği zaman onunla olmak ister. Bu normaldir fakat bazen hayat şartları, düşünce yapıları, yaşam biçimleri, hayata bakış açıları veya önyargıları bu ilişkiye engel olabilmektedir. Bu durumda “Ya Hep Ya Hiç” anlayışı bir kenarı bırakılmalıdır. Çünkü karşı taraftaki insanla olmayacağı çok açıktır.
Bazen bazı insanlar, sevdikleri zaman rasyonellikten uzak davranabilmektedir. Fakat bu durum mantıklarının ikinci planda kalmalarına sebep olmaktadır. Beraberinde de bazı anlayışları benimsemektedirler.
Bu düşüncenin mükemmellik arzusundan da kaynaklandığını söyleyen psikologlar, kutupsal düşünme olarak bilinen bu davranışı onaylamadıklarını da belli etmektedirler. Bu tarz insanların huzuru bulabilmeleri için her şeyin dört dörtlük olmasını istemelerini söylemektedirler. Fakat psikologlara göre, bir insan hayatının her köşesinde kesin kararlar verememektedir. Bu anlayışa sahip olan mükemmeliyetçi insanlar ise kararları çok net bir biçimde vermedikleri zaman kendilerini huzursuz hissetmektedirler. Bu huzursuzluk aslında ipleri kendi eline alamama duygusudur. Bu duyguyu aşabilmek için kişilerin birtakım olaylara karşı gri bakmaları, ya siyah ya beyaz demek yerine orta yolu bulmaları gerekmektedir.
Mükemmeliyetçilik arzusu çocuk yaştan itibaren gelse bile ilerleyen dönemlerde bu duyguyu aşabilmek mümkündür. Bu tarz insanların sadece romantik ilişkilerinde değil hayata bakış açılarında “Ya Hep Ya Hiç” anlayışını benimsedikleri görülmektedir. Bu konuda değişim, ancak ve ancak araştırarak öğrenerek bakış açılarını değiştirerek mümkün olabilir. Eğer bir kişi ne kadar bilgi sahibi olursa olsun bu anlayışı değiştiremiyorsa bir psikologa gitmesi önerilmektedir. Çocukluktan gelen psikolojik problemler ancak psikoterapi seansında ortaya çıktığından dolayı psikolog bu durumda iyi gelecektir.